31 Aralık 2012 Pazartesi

Mutlu Yıllar..


 
 
 
Sahip olduklarımızla yaşamayı öğrenmek bir süreç, bir katılım, yeni yaşamımızın yoğrulmasıdır.

Gelecek yıllar varlığımızı zenginleştirecek. Yeni yıl ilk adım..
Nice yıllar, mutlu yıllar..

7 Aralık 2012 Cuma

MUTLULUK PESINDE


MUTLULUK PESINDE

Mutlulugu fethetmek istiyorsanız, bakın neler yapacakmıssınız...

*1- Yasamdan tat alma duygunu gelistir. (Kimin itirazı olabilir? Yaptıgın her ne ise, zevk alarak yap.

Hiçbir seyi öylesine yapma. Hücrelerinde hisset, keyfine var...)

* 2- Sevecen ol. nsanlara sevgiyle yaklas, karsılık da bekleme. (Bu da güzelmis. Özellikle de karsılık

beklemeden bir sey yapmak...)

* 3- yi anne-baba ol. (A bu süpermis diyorum. “Çok iyi bir yönetici oldum, patron oldum, lider oldum

ama iyi bir baba olamadım” lafları beni üzüyor. Birinin dünyaya gelmesinde bir sorumlulugun varsa,

kaçarın yok, iyi anne-baba olacaksın. Ötesi, berisi, öyleydisi, böyleydisi yok.)

* 4- Çok yönlü, ilginç, yaratıcılık isteyen bir is yap. (Bu da dogru. Yaptıgın is, içini sisiriyorsa, mutlu

olamıyorsun! Bazen lüks olabilir ama insan mutlu olacagı isi aramaktan vazgeçmemeli.)

* 5- Birbirinden farklı küçük ilgi alanları gelistir. Günlük yasamına çesitlilik kat. (Dogru. Ne kadar çok

çesitli, küçük küçük mutluluk alanın, ilgi alanın varsa, zaman o kadar kolay kayıp gidiyor. Mutluluk

zamanı unutmaksa, iste fırsat...)

* 6- Mücadele ile teslimiyet arasında denge kur. Elinden geleni yap, geri kalanı gelismelere bırak.

(Degistiremeyecegin seyler için ısrar etmek, mutsuzluktan baska bir sey getirmez. O zaman teslim ol.

Ama degistirebilecegin seyler için de mücadeleye devam et...)

DAHASI VAR

Mutsuzlugu yenmek istiyorsanız:

* 1- Adaletsizlige ugramıslık duygusunu abartma. Kendini gözünde fazla büyütme. Baskalarının sana olan

ilgisini de. (Bu da müthis bir tespit! Kurban psikolojisinden kurtul. Kendini çok ciddiye alma, övgülere de

çok yüz verme.)

* 2- Baskalarının hakkında ne düsündügünü fazla önemseme. (Haklı. Çünkü özellikle dısarıdan gelen

övgüleri abartırsan, kendi gerçeginle iliskini kopartmıs oluyorsun. Kendini olmadıgın bir sey zannetmeye

baslıyorsun, en kötüsü de bu. Bu, bırak mutlu olmayı, kendine zarar vermeye basladıgın an...)

* 3- Suçluluk ve utanç duygularıyla mücadele et. (Evet, insanı mutsuz eden duygular onlar.

Kurtulabilirsen ruhunu önemli ölçüde özgürlestirmis oluyorsun. Benim mesela bu maddeye çalısmam

lazım, bitmez tükenmez suçluluk duygularımdan kurtulmam lazım.)

* 4- Endiselerini ve korkularını somutlastır ve “Olabilecek en kötü sey ne?” diye sor kendine. (Bu da

insanı iyi hissettiren bir sey. Herkese tavsiye ederim: Stresten ölüyor musun, bir dur ve dedi ki kendine,

“Yetistiremezsem/ yapamazsam/ basaramazsam en kötü ne olur?” ste bu sorunun cevabı, insanı

rahatlatıyor. Çünkü “Çok da katlanılmayacak bir sey degilmis” dedirtiyor...)

* 5- Kıskançlık degil hayranlık duygusunu gelistir. Kendini baskalarıyla kıyaslama. (Artık neredeyse

herkesin tecrübesiyle sabit ki, kıskanmak insanı mutsuz eden bir sey. Kendini baskalarıyla kıyaslamak da

öyle. Ne birilerinin senden eksikligi, ne de birilerinin senden fazlalıgı seni etkilememeli, etkilerse gücünün

doruguna ulasamazsın. Baskalarını bırak, kendinle ugras, kendi kabiliyetlerini arttır.)

* 6- Can sıkıntısı ve heyecan konusunda hayatında denge kur. (Ne sürekli can sıkıntısıyla yasanır, ne de

sürekli heyecan haliyle. En iyisi, bu ikisinin denge durumudur.)

* 7- Rekabet yarıslarından uzak dur. (Rekabet de insanı mutsuz eder, birini geçmek için ugrasma, sen

kendini geçmeye çalıs.)

* 8- Kendini melankoliye kaptırma. (Söylenecek çok fazla sey yok, kaptırma...)

(“Nobel ödüllü Bertrand Russell, Mutluluk Yolu (The Conquest of Happiness) diye bir kitap yazmıs.

Kitapta, taa o yıllarda anlatılanlar, internet icat edilince, artık kitap okumaya vakti, yetenegi, istegi

olmayanlar için özetlenmis ve listelenmis...”)

 
Alıntı..

Paulo Coelho..

Döktügüm yasları bagıslıyorum.

Acıları ve aldatmaları bagıslıyorum.

Ihanetleri ve yalanları bagıslıyorum.

Iftiraları ve ahlâksızları bagıslıyorum.

Nefreti ve zulmü bagıslıyorum.

Yüregimi yakan darbeleri bagıslıyorum.

Yıkılan hayalleri bagıslıyorum.

Ölen umutları bagıslıyorum.

Sevgisizligi ve kıskançlıgı bagıslıyorum.

Umursamazlıgı ve kötü zihniyeti bagıslıyorum.

Haklılık ugruna haksızlık edenleri bagıslıyorum.

Öfkeyi ve siddeti bagıslıyorum.

Ihmalkârlıgı ve unutkanlıgı bagıslıyorum.

Bütün kötülükleriyle dünyayı bagıslıyorum..

Paulo Coelho

19 Ekim 2012 Cuma

NEFESİ İZLEMEK – OSHO


NEFESİ İZLEMEK – OSHO

Sadece nefesi izlemek, nefes almak son derece basit ve doğal bir olay ve günde yirmi dört saat hep var.

Hiçbir gayret göstermene gerek yok. Bir mantrayı tekrar edecek olsan o zaman bir çaba sarf etmen gerekecek, kendini zorlaman gerekecek. “Ram, ram, ram,” diyecek olursan kendini sürekli germek zorunda kalacaksın. Ve pek çok kereler unutman kaçınılmaz. Üstüne üstlük Ram sözcüğü yine zihne ait bir şeydir ve seni asla zihin ötesine götüremez.

Sadece nefesini izle, nefes içeri giriyor, nefes dışarı çıkıyor. İzlenecek dört nokta var. Nefesi görerek, nefesi hissederek sessizce otur. İçeri giren nefes ilk nokta. Sonra nefes içeri girdiğinde durur, çok küçük bir andır, bir saniyeliğine durur. Bu izlenecek ikinci noktadır. Sonra nefes döner ve dışarı çıkar, bu izlenecek üçüncü noktadır. Sonra tekrar nefes tamamen dışarı çıktığında bir saniyeliğine durur. Bu dördüncü izlenecek noktadır. Sonra yeniden nefes içeri girmeye başlar… Nefes döngüsü budur. Eğer tüm bu dört noktayı izleyebilecek olursan, bu kadar basit bir işlemin mucizelerine şaşıp kalacaksın çünkü zihin işin içine girmez.

İzlemek zihnin niteliği değildir, izlemek RUHUN, BİLİNCİN niteliğidir. İzlemek zihinsel bir işlem değildir. İzlediğinde durur, var olmayı durdurur. Evet, başlangıçta pek çok kereler unutacaksın ve zihin eski numaralarını yapmaya başlayacak. Ama unutmuş olduğunu hatırladığında pişman, suçlu hissetmeye gerek yok; sadece izlemeye geri dön, tekrar ve tekrar nefesini izlemeye geri dön. Yavaş yavaş zihin giderek daha az araya girer.

Ve kesintisiz olarak kırk sekiz dakika nefesini izlediğinde aydınlanmış olacaksın. Şaşırtıcı gelecek sana; sadece kırk sekiz dakika! Çünkü onun pek zor olmayacağını düşüneceksin… Sadece kırk sekiz dakika! Çok zordur. Pek çok kereler sadece kırk sekiz saniye ve sen zihnin kurbanı olmuş olacaksın! Önüne koyacağın bir saatle dene; başlangıçta altmış saniye uyanık kalamayacaksın. Sadece altmış saniyede, yani bir dakikada pek çok kereler uykuya dalarsın. İzlemeyi tamamen unutacaksın, saat ve izlemenin ikisi de unutulacak. Bir fikir seni alıp çok çok uzaklara götürecek, sonra aniden fark edeceksin… Saate bakacaksın ve on saniye geçmiş. On saniyedir izlemiyordun.

Ama yavaş yavaş, -o bir hünerdir, bir uygulama değildir, bir hünerdir- yavaş yavaş onu özümsersin. Uyanık olduğun bu birkaç an o kadar nefis bir güzelliğe sahiptir ki, öylesine büyük bir keyiftir ki bir kez o anların tadını aldığında tekrar tekrar geri gelmek isteyeceksin, nefes için bulunmanın, sadece orada olmanın saf coşkusu için, başka bir niyetle değil.

Unutma Yoga’da yapılanla aynı işlem değildir bu. Yoga’daki işlemin adı Pranaya’dır, bu tamamıyla farklı bir işlemdir, Pranaya’da derin nefesler alırsın, göğsünü giderek daha çok nefesle doldurursun, daha fazla oksijenle, sonra göğsünü mümkün olduğunca karbondioksitten tamamıyla boşaltırsın. Bu fiziksel bir egzersizdir, beden için iyidir ama nefes izleme ile hiçbir ilgisi yoktur.

Nefes izlemede nefesinin ritmini değiştirmezsin. Uzun, derin nefesler almazsın, normalde yaptığından hiçbir şekilde farklı olmayan bir biçimde nefes verirsin. Kesinlikle doğal olmasına izin ver. Tüm bilincin tek bir noktada olsun, izlemede.

Ve eğer nefesini izleyebilirsen, o zaman başka şeyleri de izlemeye başlayabilirsin. Yürürken yürüdüğünü izleyebilirsin, yerken yediğini izleyebilirsin. Ve nihayetinde, en son aşamada uyuduğunu da izleyebilirsin. Uyuyorken kendini izleyebildiğin gün başka bir dünyaya taşınırsın. Beden uyumaya devam eder ve içerde bir ışık parlayarak yanmaya devam eder…

Uyanıklığın kesintiye uğramadan kalır. O zaman günde yirmi dört saat izleme alttan alta akmaya devam eder. Bir şeyler yapmaya devam edersin… Dış dünya için hiçbir şey değişmemiştir ama senin için her şey değişmiştir.

Bir Zen ustası kuyudan su taşıyordu ve çok uzaklardan onun methini duyup görmeye gelmiş olan dindar bir kişi ona sordu: “Bu manastırın falanca isimli ustasını nerede bulabilirim?” Bu adamın bir hizmetkar olduğunu düşünmüştü, kuyudan su taşıyordu. Kuyudan su taşıyan bir Buda bulamazsın, yerleri temizleyen bir Buda bulamazsın.

Usta kahkahayı bastı ve “Aradığın kişi benim” dedi. Dindar adam buna inanamadı. “Sizin hakkınızda çok şey duydum ama sizi kuyudan su taşırken düşünemiyorum.

Usta dedi ki:”Ama bu ben aydınlanmadan yaptığım şeydi. Kuyudan su taşımak, odun kesmek; bunları yapıyordum önceden ve ben bunları yapmaya devam ediyorum. Bu iki şeyi yapmada çok ustayım: Kuyudan su taşımak ve odun kesmek. Benimle gel biraz sonra yapacağım şey odun kesmek, beni izle!

Ama o halde fark nerede? Aydınlanmadan önce bu iki şeyi yapıyordunuz, aydınlandıktan sonra da aynı iki şeyi yapıyorsunuz, o zaman fark nerede?

Usta güldü: “Fark içsel. Önceden her şeyi uykuda yapıyordum, şimdi her şeyi bilinçle yapıyorum, fark burada. Etkinlikler aynı ama ben artık aynı değilim. Dünya aynı ama ben artık aynı değilim. Ve ben artık aynı ben olmadığım için bana göre dünya da aynı değil.

Dönüşüm içsel olmak zorunda. Gerçek vazgeçiş budur. Eski dünya gitmiştir çünkü eski varlık gitmiştir.

OSHO

Ayloşkadan ...

Ayloşka'dan , Gügü'ye
 
kendi korkularını aşan

sevgisini

gülüşü ile saçan kalbi sonsuz okyanuslar gibi derinim

canım can kardeşim gönül yarım

bugün çok mutlu oldum

korkularınla geldiğin noktadan sonra

hiçbirşey durdurmaz artık seni
 
 
19.10.2012 / 13:41 Ayloşumdan , bana :)

4 Eylül 2012 Salı


Louise Hay'den Olumlamalar

***
Şimdi kendimi evrenin beni gördüğü gibi görmeyi seçmeye başlıyorum;mükemmel, bütün ve tam. Varlığımın gerçegi şu ki : ben mükemmel, bütün ve tam olarak yaratıldım.şimdi mükemmel, bütün ve tamım. Daima mükemmel,bütün ve tam olacağım. Hayatımı bu anlayışla yaşamayı seviyorum.doğru zamanda doğru yerdeyim ve doğru şeyi yapıyorum. Kim olduğumu ve yaptığım her şeyi seviyorum. Ben hayatın yaşayan, seven sevinçli ifadesiyim.


***

Ben kendimi destekledikçe, hayat beni destekliyor. Yasasın her yerde ve hayatımın her alanında işlediğinin kanıtlarını görüyorum günüm şükran ve sevinçle başlıyor. Hayatımda her şeyin iyi olduğunu bilerek günün serüvenlerini coşkuyla bekliyorum



En güzel Nefes Eğitmeni,Terapisti ile nefes yazışmamız


Gulaycim!

Seni artik nefeskocu olarak gormek istiyorum lutfen Ekim egitimine gel :-)))

sevgiyle,

Nevsah Fidan Karamehmet


 

On 24 Ağu 2012, at 16:53, Gulay SAHIN

Canım Nevşah;

Canım Serap;

Allahıma şükürler olsun, hayatımın bir penceresinde sizlerle rastlaşmama vesile ettiği her yola, her yöne ve her kişiye..

20 küsür seans aldım ama hic Nevşah’la birebir seans almamıştım, bugün o heyecanlı günümdü.. (hatta az öncelerde )

Merak, heyecan, korku içimde birbirlerine çarpışıp dururken o an geldi..

Öglen buluştuk ve niyetim belirlenmesinden sonra, seri şekilde nefese başladık..

Nevşahımın dediği “çok güçlü bir seans oldu” ben ise hemde nasıl dibine kadar diyorum.

Yok böyle bir şey, bunu etrafımdaki herkese yazıyorum, söylüyorum, anlatıyorum ve zaten

benden aldıkları enerji ve yaşantımdaki gördükleri ile pekişiyor.

Herkesin kendi özündeki gercek mutluluğu bulması nefesle nefsini bulması diyorum.

Bu o kadar güçlü bir dönüşüm ki, en kolayı da kendi kendimizin sahip olduğu bir durum.

Gittiğimde bunu Nevşaha da demiştim, sen bana bir dokun diye geldim J

Hakikatten herkese bir nefes yapmalı, herkese bir elinle değmelisin mucize kadın..

mucize insan.. kendi mucizesini yaratmakla kalmamış, her can’a her nefese el atarak bunu çoğaltmaya başlayarak

dünya dengesinde sevgiye dair çoğunluğu arttırmakla en güzel en yüce görevlerden birini edinmiş.

Ve canım Serap guzel enerjine, ellerine ve beni her zıplattığındaki dönüşüme şükürler olsun sana ve bana..

güven veren ruhun, bedenin ve özün için tşkler.

 
Teşekkür ederim. İyiki varsınız.

Öperim.

 Ve beni bu yola katan GÜL KAYA özel insan operim.

 

Gulay SAHIN

Beden ile ilgili olumlama


Beden ile ilgili çalışabileceğiniz olumlama

Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam.

Bedenime iyi bir arkadaşım olarak bakıyorum.

Bedenimin her hücresi kutsal zekaya sahip.

Bana ne söylediğini dinliyor ve önerilerinin geçerli olduğunu biliyorum.

Daima güvendeyim ve tanrısal olarak korunuyor ve yönlendiriliyorum.

Sağlıklı ve özgür olmayı seçiyorum.

Dünyamda herşey iyi ve güzel.

Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay

10 Temmuz 2012 Salı

Ânı Yaşama Uygulamaları..


Ânı Yaşama Uygulamaları
1-Zaman tüneline girdiğinizi gelecek hakkında kaygılandığınızı ya da geçmişi tekrar yaşadığınızı hissettiğinizde hemen yaşadığınız ana odaklanın. Aklınızdaki düşünceye şükranlarınızı sunun ve bırakın. Şu olumlamayı yapın: “Bu ânı ve güven içinde yaşamayı seçiyorum. Gücümün kaynağı yaşadığım andadır. Şu an değerli enerji yaratmayı seçiyorum.”

2-Yaşananları hakir görmekten ve gelecekteki güzel günleri beklemekten vazgeçin. Yaşadığınız ânı önemsiz görmeden önce barındırdığı seçenekleri göz önüne alın. Çevrenize odaklanın, düşüncenizi değiştirin, çevrenizdeki güzellikleri görün. Yaşadığınız ânın enerjisinin kontrolünü elinize alarak değerler yaratın. Olmak istediğiniz insan olun hemen şimdi!


Ânı Yaşama Olumlamaları
Geçmişten kurtuluyor, geleceğe güvenle bakıyor ve ânı yaşıyorum. Yaşadığım an benim için çok değerli.

Önemli olan tek şey şu an. Sonuçları ne olursa olsun şu anda yapmakta olduğum işe mutluluk katıyorum. Neşe içerisinde yaşıyorum.

Gelecekteki yaşantımın ivmesini yaratan şey şu ânın enerjisidir. Korku ve Kuşkuları bir kenara bıraktım. Şu an mutluyum!

Yaşamım her gün yeniden yaratılan bir maceradır. Mutluluklar yaratabileceğim fırsatları kolluyorum.

Bu an ve her an istediğim insan olma özgürlüğüne sahibim.

ALINTIDIR..

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Nefesimden kırıntılar

Nefesime birde eklenen Ilahi Ask midir..
Bu nasil bir guzelliktir, içime akan ferahliktir..
Yaradanin aski dillerde dolasirken

Mevlana ve Sems'i gonullerden ederken
Bendeki Ask, Nefesime nefsle yaklasimimdan midir..
Sevgi ile dolusan, dolanan kuytularimdan,
Her nefesimde derinlesen, daha da ileri giden o, bir geridekini besleyen..
Besledikçe işiklanan, aydinlatarak hissedilen
O benim yuregimden,
O benim inancimdan,
O benim tek Nefesimden baskasi degildir...

Gulay (Gugu) ; 09.07.2012- 23:00

10 Mayıs 2012 Perşembe

W. SHAKESPEARE


 İyi ol fakat çok değil. Huysuz ol fakat çok değil.
 İçinden geliyorsa dua et.

 Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol.

 Eğer kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında mecbur kalırsan;  bağır, çağır, kır, dök ve unut!

 Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala,  en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme.

 Yaşa, her şeyden önce yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için,  laf olsun diye günlerini geçirme.

 Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan;  bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev!

 Hayatını o şekilde yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin ve  her gün faydalı olan, hiç olmazsa bir tek şey yap ki; gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine  'ben elimden geleni yaptım' diyebilesin.

 Düşüncelerin neyse hayatın da odur.
Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.


 W. SHAKESPEARE

Cesare Pavese - Ay ve Şenlik Ateşleri


"Belki bu insanlar da kendilerini otların üzerine bırakmak ve kurbağaların sesine uymak ve bir kadının boyu kadar bir toprağa sahip olmak ve orada gerçekten uyumak ve korkmamak istiyorlardı. Ve yine de büyük bir ülkeydi burası, herkese yetecek kadar şey vardı. Kadınlar vardı, toprak vardı, para vardı. Ama hiç kimse yeteri kadarına sahip değildi bunların, hiç kimse ne kadar şeyi olursa olsun bir an durmuyordu; ve tarlalar, bağlar ulusal parklar gibiydi, istasyonlarda görülenlere benzer çiçek tarhları, ya da kavrulmuş boş topraklar, dökme demirden dağlar. Burası insanın yerleşip de başını dinleyeceği ve başkalarına 'İyi ya da kötü buradayım. Bırakın, iyi ya da kötü burada huzur içinde yaşayayım' diyebileceği bir ülke değildi. Beni korkutan da buydu."

 Cesare Pavese - Ay ve Şenlik Ateşleri (Adam Yayınları) Syf:35

17 Nisan 2012 Salı

Hayatımızın "Ama"sı


Hayatımızın "Ama"sı
 

“Ama” sözcüğü kendinden önce söylenen her şeyle çelişse ve onları olumsuzlasa da doğru olan bir şeyi söylemek için kullanılır.

Başarı arayışınızda iletişim kritiktir. İster işyerinizde olsun isterse sosyal çevrenizde her gün temas kurduğunuz insanlarla yüksek kaliteli iletişim kurmadan başarılı olamazsınız.

En iyi iletişim kuranlar en başarılı olanlardır. Zayıf iletişim başkalarının algılama anlama ve size tepki verme biçimlerini etkiler. Günlük diyaloglarınızda “ama”yı kullanan biriyseniz bu çift taraflı kılıç etkisi yapar ve başkalarının gözünde aşağıdakilerden biri olarak görünmenize neden olur.

“Ama” sözcüğünün yanlış kullanımından kaynaklanan bir numaralı anlam...

“Ama” sözcüğünü aşağıdaki örneklerde gösterildiği gibi kullandığınızda kendinizle çelişir ve işini yapmayıp bahane uyduran kişi durumuna düşme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Profesyonel ya da kişisel yaşamınızda kullanmış olabileceğiniz örneklerden bazıları şöyledir:

“Toplantıya zamanında gelecektim; ama saati kaçırdım.”

“Daha başarılı olmayı isterdim; ama bir üniversiteye ya da koleje gitme şansım hiç olmadı.”

“Daha zayıf ve formda olmayı isterdim; ama egzersiz yapacak zamanım yok.”

Sanırım ne demek istediğimi anladınız. Başarılı motive ve kararlı görünmek isteyen biri olarak başkalarının nezdinde sürekli bahane uyduran biri izlenimi vermek istemezsiniz.

“Ama” sözcüğünün yanlış kullanımından kaynaklanan iki numaralı anlam...

“Ama” sözcüğünü aşağıdaki örneklerde olduğu gibi kullandığınızda olumsuz görünen ve konuşan biri olarak algılanmanıza neden olabilir. İnsanların sizin için çalıştıkları ya da size rapor ettikleri bir pozisyondaysanız bu durum elbette ekibinizin moralini bozacak ve onları yetkisiz kılacaktır.

Örnek:

“Sunumunu beğendim; ama bunu daha önce hiç yapmadık.”
“İlerleme kaydettik; ama hâlâ sayıca eksiğiz.”
“Hediye için teşekkür ederim; ama bu rengi sevmem.”

Şu ana kadar şöyle bir soru sorabilirsiniz (bir radyo spikerinin derin sesiyle “Pekala beni bahane uyduran biri gibi göstermemesi ya da olumsuz biri gibi algılatmaması için hangi sözcüğü kullanmalıyım?”

Her anlamdan birer örnek alıp olumlu güçlü ve proaktif yaklaşımı örnekleyelim.

“Toplantıya zamanında gelecektim ve saati kaçırdığım için özür dilerim. Bu andan itibaren toplantıya zamanında gelme konusunda daha dikkat edeceğim.”

“Sunumunu beğendim ve böyle bir şeyi daha önce hiç yapmadık. Başarılı olmak için gerekli tüm kaynaklara sahip olabilmek üzere birlikte çalışalım.”

Olumlu sözcük “ve”yi kullanarak ve takip eden diyalogu dikkatle seçerek olumsuz bir durumu olumluya çevirebilirsiniz.

Şu sözümü unutmayın; “Yaptığınız her eylem ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun yaşamda yaptığınız her şeyi tanımlar.” Tanıdığınız başarılı insanlara bakın ve iletişim kurma biçimlerini inceleyin. Başarı formüllerinin kullandıkları sözcükler ve tonlama olduğunu göreceksiniz.

Hemen bugün harekete geçin ve büyük “ama”nızdan kurtulun.


Yazar: Keith A. Shaw

16 Nisan 2012 Pazartesi

Joseph Murphy


Bütün dilekleriniz gerçekleşecek diye bir kural yoktur. Herkes bunu bilir. Şüpheci kişiler, bunu duaların işe yaramadığına dair bir kanıt olarak yorumlarlar. Ancak göz ardı ettikleri bir nokta vardır:  Dileklerinizin karşılık bulması için bilimsel temeli net bir biçimde anlaşılarak etkin kullanılması gerekir. Ancak bundan sonra belirli bir isteğin neden etkin olmadığını anlayabilir ve onu daha etkin kılmak için pratik bir yöntem bulabiliriz.

Peki dileklerinizin istediğiniz gibi karşılık bulmadığını fark ederseniz? Ne olur o zaman? Böyle bir başarısızlığın temel nedenlerini anlamalısınız. Bu nedenler güven eksikliği ve çok fazla çabadır. Birçok kişi, bilinçaltının işleyişini tam olarak anlayamaz ve dileklerinin gerçekleşmesine mani olur. Zihninizin nasıl çalıştığını bildiğinizde, büyük ölçüde güven kazanırsınız.

Unutmayın, bilinçaltınız ne zaman bir fikri kabul etse, hemen bunu uygulamaya başlar. Bunun için bütün önemli kaynaklarını kullanır. Derin zihninizin bütün zihinsel ve spiritüel yasalarını harekete geçirir. Bu yasa iyi fikirler için geçerlidir, ancak kötü fikirler içinde geçerlidir. Sonuç olarak, eğer bilinçaltınızı olumsuz biçimde kullanırsanız, bu soruna, başarısızlığa ve karışıklığa neden olur. Yapıcı biçimde kullanırsanız; kılavuzluk, özgürlük ve zihinsel huzur getirecektir.

Düşünceleriniz olumlu, yapıcı ve sevgi dolu olduğunda, doğru cevabı almanız kaçınılmazdır. Bu nedenle başarısızlığın üstesinden gelmek için yapmanız gereken tek şeyi bilinçaltınızın fikrinizi ya da isteğinizi kabul etmesini sağlamaktır. Siz bunun gerçekliğini kabul edin, zihninizin yasası gerisini halledecektir. İsteğinizi inanç ve güvenle devredin; bilinçaltınız bu görevi devralacak ve size cevap verecektir.

Ne zaman bilinçaltınızı sizin için bir şey yapmaya zorlamak isteseniz, başarısız olursunuz. İstediğiniz sonuçlar, yaklaşmak yerine uzaklaşır. Bilinçaltınız zihinsel bir zorlamaya tepki vermez. İnancınıza ya da bilincinizin kabulüne tepki verir.

Sonuç elde etme konusundaki başarısızlığınız şu ifadelerden de kaynaklanabilir:
Her şey kötüye gidiyor.
Asla karşılık alamayacağım.
Çıkış yolu göremiyorum.
Durum umutsuz.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Karmakarışık oldum.

Bu tür ifadeleri kullandığınızda, bilinçaltınız size karşılık vermez ve sizinle işbirliği yapmaz. Sürekli yerinde sayan bir asker gibi, ne ileri ne de geri gidersiniz. Başka bir deyişle, hiçbir yere gidemezsiniz.

Bir taksiye bindiğinizi ve taksiye bir sürü farklı yön söylediğinizi düşünün. Kafası karmakarışık olurdu herhalde. Sizi hiçbir yere götürmek istemeyebilirdi. Talimatlarınıza uymaya çalışsa da, bunu yapamayabilirdi. Sonunda kendinizi hiç kimsenin aklına gelmeyen bir yerde bulabilirdiniz.


Joseph Murphy

Mevlana Celaleddin Rumi'nin notlarından...



Sormuşlar bir âlime: HAYAT ne? Diye Demiş âlim; iki yönlü bir yol devam eder bilinmeze. Sen görmemezlikten gelsen de vardır bir yoldaş her köşesinde Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan bazen de aşarsın dertleri sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.

Peki SEVGİ nedir? Demiş biri Kalbine sığmayacak kadar geniş Dedikodusunu ...yapamayacağın kadar temiz kokusunu alamayacağın kadar uzak hayal edemeyeceğin kadar yakın...
 
Ya KORKU nedir? Diye atılmış diğeri Bir yağmur damlasındaki barut kokusu. Belki de saklanılan bir hayal yontusuya bir miniğin haykırırışıya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....
 
Peki ya UMUT nerededir? Diye atılmış bir umut avcısı. Bilinmezde değildir bilirim demiş yerini kaygılı ve tasalı. Aradın boşuna heryeri ama unuttun en kolay yeri besbelli bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...
 
Peki DOST kimdir? Diye sormuş biri. Demiş; paylaştın mı sevgini korkunu ümidini ve yenilgini verdin mi desteğini sordun mu halini yolladın mı yüreğini ağladın mı onun gibi.

Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş diğeri. Âlim demiş: Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi? Dostluk dediğin; tek bir ruhun iki ayrı bedende dirilmesi...
 

Mevlana Celaleddin Rumi'nin notlarından...

12 Nisan 2012 Perşembe

_____Tolstoy______


Her insan mutlu olamaz...

 Çünkü gereğinden fazla özler dünü,

 Hak ettiğinden fazla ...düşünür yarını,  Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...

 Her insan mutlu olamaz...

 Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları,  Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri,  Ve asla göremez yanı başındakileri...
 

_____Tolstoy______

~~Tebrizli Şems~~


" Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et.

 Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.

 Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.

Birini nekadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar.

 Kainatın matemetiğidir. Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer..''

~~Tebrizli Şems~~

~~ Swett Marden~~


Neşeli bir ruh ne büyük bir zenginlik hazinesidir!.

İyimser olabilmek kıymetli bir mirastır!.

Zira sükûnet ve barış daima onunla beraberdir.

Onun ışığı etrafındaki gölgeleri kovar; kederli kalpleri aydınlatır.

Onun kudreti ümitsizlere bile sevinç ve cesaret getirir.

Hele iyimserlik özelliği, sevimlilik, nezaket ve yüz güzelliğiyle bir arada bulunursa, yer yüzünün hiçbir hazinesi bununla kıyaslanamaz.

Bu paha biçilmez nimeti elde etmek sanıldığı kadar zor değildir; zira neşeli bir yüz, sıcak ve cömert bir kalbin yansımasıdır.

İçteki güneş, ilk önce yüzde değil ruhta doğar, oradan yüze yansır.

Yüze parlaklık ve çekicilik veren tatlı gülümseme içimizdeki güneş ışığından başka bir şey değildir.


~~ Swett Marden~~


11 Nisan 2012 Çarşamba

Hz Mevlana..


Hz Mevlana "Ne Arıyorsan Kendinde Ara"...
 
Kişinin değeri nedir?

- Aradığı şeydir!


Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın.

Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin.

Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki Aradığın ancak sensin, sen.
 

Madendeki inciyi aradıkça madensin.

Ekmek lokmasına heves ettikçe ekmeksin.

Şu kapalı sözü anlarsan, anlarsın her şeyi; Neyi arıyorsun, sen osun.


Senin canın içinde bir can var, o canı ara!

Beden dağının içinde mücevher var, o mücevherin madenini ara!

A yürüyüp giden sufi, gücün yeterse ara; Ama dışarıda değil, aradığını kendinde ara.

OSHO


Sen acı çekiyorsun; içinde bulunduğun durum bu...
Ona neyin neden olduğunu bul...
Kıskançlık mı, öfke mi, aşağılık kompleksi mi?
Acının içine girebilir ve en derinlerdeki köklerine kadar izleyebilirsen, yalnızca bu izleme sayesinde acı ortadan kaybolur... İzlemekten başka hiçbir şey yapman gerekmez.
Asıl nedeni izleyerek bulursan acı yok olacaktır ve eğer kaybolmuyorsa da bu yeterince derinden izlemiyor oluşundandır...



______OSHO_____

5 Nisan 2012 Perşembe

Kızılderili Hikmetleri

Dostlarım, sevmek ve sevilmeye ne kadar şiddetle ihtiyacımız var, biliyor musunuz? Açlık sadece ekmeğe duyalan açlık değildir. Varlığınızın derinliklerinde duyuyan bir açlık vardır. Sevgiye duyuyan açlıktır bu ve nefes almak kadar gerekli bir ihtiyaçtır.
Sevgi hem sizde hem bizde bulunması gereken bir şeydir. Ruhlarımızı beslemek için hepimiz ona sahip olmalıyız. Ona sahip olmalıyız, çünkü onsuz zayıflar, yok olur gideriz. Sevgisiz, kendimize olan güvenimiz zayıflar. Cesaretimiz kırılır. Dünyaya güven içinde bakamaz oluruz. Sevgisiz, kendi içimize kapanırız. Sevgisiz kalırsak kendi kendimizi yiyip bitiririz.
Sevgi ile yaratıcı oluruz. Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz.
(Dan George, Salish Kabilesi)

Mitaku Oyasin – Kızılderili Hikmetleri

4 Nisan 2012 Çarşamba

Ralph Waldo Emerson


Dağ tepesinde bir çam olamazsan, Vadide bir çalı ol. Ama, Dere kenarındaki en iyi küçük çalı sen olmalısın. Çalı olamazsan bir avuç ot ol. Bir yola neşe ver. Bir nilüfer olamazsan bir saz ol. Ama, Gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın. Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya da mecburuz. Burada hepimiz için birer iş var. Cadde olamazsan, sokak ol. Kazanmak ya da kaybetmek ölçü değildir Her ne isen onun en iyisi sen ol...
 
Ralph Waldo Emerson

2 Nisan 2012 Pazartesi

HATIRLAMAYA DEĞER FİKİRLER


HATIRLAMAYA DEĞER FİKİRLER

  • Zihinsel zorlama ve aşırı çaba, endişe ve korkuyu göstererek dileklerinizin karşılığını almanızı engeller. Rahatlık işi çözer.
  • Zihniniz gevşediğinde ve bir fikri kabul ettiğinizde, bilinçaltınız bu fikri hayata geçirmek için işe koyulur.
  • Geleneksel yöntemlerden bağımsız düşünün ve plan yapın. Her sorunun bir cevabı ve çözümü olduğunu bilin.
  • Kalbinizin atışı, ciğerlerinizin soluk alışı ya da vücudunuzdaki herhangi bir organın fonksiyonları ile gereğinden fazla ilgilenmeyin. Bilinçaltınıza güvenin ve sık sık ilahi doğru eylemin gerçekleşmekte olduğunu ifade edin.
  • Sağlık duygusu sağlığı, zenginlik duygusu zenginliği doğurur. Siz ne hissediyorsunuz?
  • Hayal gücü en büyük yeteneğinizdir. Güzel ve iyi olanı hayal edin. Siz hayal ettiğiniz kişisiniz.
  • Uyku halinde, bilinç ve bilinçaltınız arasındaki çatışmalardan kaçının. Yine uyumadan önce, arzunuzun gerçekleştiğini tekrar tekrar hayal edin. Huzur içinde uyuyup keyifli uyanın.
  • Olumlama, öyle olduğunu söylemektir. Zihnin bu tutumunu doğru kabul ettiğiniz sürece, bunun aksi yönündeki bütün etkenlerden bağımsız olarak, dileklerinizin gerçekleştiğini görürsünüz.
Bilinçaltının Gücü
Joseph Murphy

PARA BLOKAJLARI

PARA BLOKAJLARI

Bizler geçmiş yaşamlarımızda parasız kalmış, iflas etmiş ya da para
ile ilgili mutsuzluklar yaşamış olabiliriz. Ve bu deneyimlerimizi şu
anki yaşam deneyimimize aktarmış olabiliriz.
Bunun dışında doğduğumuz andan itibaren ailelerimizden ya da
çevremizden çeşitli kayıtlar alıyoruz.
Diyelimki küçük bir kız çocuğu annesi arakadaşlarıyla sohbet ederken
yanlarında oyun oynuyor.Bu arada annesi arkadaşına diyorki "eee adam
parayı buldu ve bıraktı karısını". Bu cümle küçük kız tarafından
kaydediliyor.Diyelim ki şimdi bu kız büyüyor ve evleniyor. Bu kız çok
çalışıyor ama işten çıkarılıyor yada evlerine çok para giriyor ama
büyük harcamalar neden olacak olaylar gelişiyor. Neden çünkü kaydında
çok paraları olursa kocasının onu terk edeceği yazılı.
Ya da adam geçmiş hayatında iflas etmiş ve bu durumdan dolayı acı
çekmiş.Bu durum karmik hafızasında kayıtlı.Bu adam ne yaparsa yapsın
çok zengin olamıyor.
Bu durumda ne yapabiliriz. Eski kayıtların yerine yeni kayıtları
yerleştirebiliriz.Bunu da bilinçaltı çalışmaları yaparak eğer reiki2
ve üzeri iseniz meditasyon esnasında sembolleri kullanarak ya da
reiki değilseniz yine bilinçaltı çalışmalarında sık tekrarala
yapabiliriz.Bunun için reiki olmak şart değil sadece reikinin
enerjisi kayıtların alınmasını hızlandırıyor o kadar.
Örneğin parasızlık korkunuz var diyelim şunları söylemeliyiz
kendimize.

Evren BOLLUK içinde.
Evrenin bolluğu bana akıyor.
Para bana çoğalarak geliyor.
İhtiyacım olan her şeyi ihtiyacım olduğu anda evren bana verir.
Ben çok parayı hak ediyorum.
Ben çok paraya layığım.

Yada kaybetme korkunuz var ve siz paranın size gelmesine engel
oluyorsunuz o zaman şunları kaydedebilirsiniz bilinç altına.

• Benim kaybetme korkum var.
• Ben kaybetme korkumu kabul ediyorum.
• Ben kaybetme korkumu şu anda sevgiye dönüştürmeye niyet ettim.
• Ben kaybetme korkumu seviyorum.
Kalbinizden dışarıya imgeleyeceğiniz en güzel pembeliği çıkarın


Ferhan EFEÇINAR

29 Mart 2012 Perşembe

Huzura Bak , o kendi içinde... Gülay S.

Huzura Bak , o kendi içinde... 

İlle de mutlu ve huzurlu olmak için hayatında biri olmasına gerek yok, birinden beklentin olursa bu seni üzer bence .. sende benim gibi yap ve kendinde huzur bulmaya, kendini sevmeye ve en azından bu mutlulukla yetinmeye çalış, sonrasında bak gerisi gelecektir muhakkak..
Bence baktığın yerde güzellik gör, istediğin olmasa da önemli değil, sen olana o kıyafeti giydir..
Elbette herkes ister yüreği güzel atsın, heyecan duysun ama inan ben artık herşeyin sonu olduğuna inanıyorum, o da bir yere kadar.. cok yaşamış biri gibi konuşmak istemem ama hayata daha olgun olup üzülmemek adına bunu yapmak gerek..

Benimde hayallerim isteklerim var elbette, ama herşey olacağına varıyor, adım atmak senin elinde ise o adımı at derim ben sana, ama attığında çıkan merdivende durman gerekiyorsada dur, üzerine taşıyamayacağın ağırlığı almak yanlış olur, ayrıca da seni yıpratır.. hayata ve getirilerine şükürle ama istek ve hedeflerine de ulaşmak için azim ve adım atmayı bilerek ilerlemek gerek, o zaman bir yerlerde muhakkak buluşursun dilerim.
Bana inan demek istiyorum ama öncelikle kendine inan ve kendine sonuna kadar güven, birşeyi başkası istediği için değil veya bir başkası ne düşünür diyerek değil, kendi duygu ve düşüncelerine saygı duyarak başla, en azından sabah aynada kendini sevdiğini ilet ve gülümse, sonra başarı senin sadece yakanda ve içinde.. tek yapman gereken bunu dışarı çıkaracak aydınlığı kendi içinde yaratabilmendir.. güneşi yansıtabilmendir..

Sen en iyi yolu bilirsin, çünkü; kendini başkalarından çok en iyi sen tanırsın..

Kendini tanı, sev ve saygı ile kendi önünde eğil, sonra başkaları bunu farkedecek ve eğilecektir.


11 Nisan 2007
Gülay Şahin..

Umut yolu, düşümün rengi.. Gülay Sahin


Umut yolu, düşümün rengi..

Hayallerimizi umutla yol aldırmayı becerebilsek belkide her geçişe bir renk vererek mutlu olabilirdik. Umudun yolu mavi olsa, düşlerin rengi  ona uysa.. sevgilerin üstüne örtünse, gülümseyen yüzlerde belirse zamanla.. hiçbir düğümü kalmasa hayat yaşında geçen bütünlerin, ne öfke, ne kin, ne üzüntü, toparlansa mutsuzluklar bağlansa hep bir ağızdan.. bir ertesi güne, ışık olmak vardı güneşin peşinden kararan zamana..

Bulutların üstü hep bizim olsa, bastığımız yerin hafif ağırlığında yürüsek, gündüzlerin aldığı sıcaklığı geceleri ay ışığında devam ettirsek, kırabilsek şu yalnızlığı iz olarak bırakabilsek yalnızca gülümsemeyi.. bir deniz coşkusu dolsa gözlerimize, akıtabilsek umuda doğru, yol aldığımız mavide beklesek siyah aşkı.. üzerine güneş yağmış bulutla dinlenmiş bir şarkı…

Sevda tohumu eksek her geçite, her yüreğe, anlatabilsek sözlerimizden çok gözlerimizle her kavşakta bekleşen yüreklere.. aydınlık zamanların kıymetini gecede kavrasak bütün bütün, sevdirsek içimizdeki rüzgarları peşinden çıkan fırtınalara..

Hasretler, nasılda taş oluşturmuşlar etrafımızda, bir duvar çapası içinde birikinti yaratmışlar.. ama gönlüme dikilen bir sevda gülü varki ne hasret, ne özlem, hiç birşey bu tazeliği almaya yetmemiş hala aynı tonda aynı heyecanla bakışmakta ortalıkta.. 

Bir pınar kenarı içim, bir kuş sesi kalbim, birlikte öyle nameli fısıldaşıyorlaki, anlamazsınki hiç ayrılık tadın yok, bilmezsinki hiç acı yürekleri delmemiş..

29 Ağustos 2003
Gülay Şahin..

Ezgidir yaşamlar....Gulay S.


Ezgidir yaşamlar..

ezgiler.. farklı anlatımlar ama aynı tondaki nameler..
farklı hissedilen, farklı yaşanılan ama aynı ortak noktada kabullenilen hayat tarzları,
yaşam getirileri.. sebebi bilinmeyen bir vesile ile farklı yerlere gelinen,
izin verilen yürekler..
nasıl olduğu bilinmez bir bocalayış, peşinden getirdiği pişmanlıklar..
hiçbirzaman hiçbirşeye değişilmez taneli kaderler..
küskün kederler.. bakılası, açılası solmayan ama hep küs kalan kalpler..
anlatılması güç duygular, bulununca
yitirilmemek istenilen sevgiler..
kaybedildiğinde içimizi burkan farklı düşüncesiz yürekler.. !!
aldığımız yolda genişleyen, her güçlükte, her olumsuzlukta yıkılmayan
kendini güçlendiren, kendimiz oluşlar..
bir merdiven inişinde sanki;
ayaklarımız takılınca düşecekmiş gibi çırpınış dolu yaşamlar..
yaşanmışlıklar..
sabahları martı kanatlarında bize gelmesini beklediğimiz,
gecenin siyahın gizeminde kaybolması
gereken, karartı duyulan filizlenmiş sıcak keyifli bakışlar..
içimizde açan papatyalar,
ellerimizde uçuşan kelebekler..
bütün bunların hepsi niyetimizi anlatamadığımız
iki kalp bir yürek sevdalarımız..

Gülay..
2002, Mayıs 12

Paulo Coelho...



·         Beklemek acı verir.Unutmak acı verir.Ama en büyük acıyı hangini yapmak lazım bilememek verir.
·         Güzellik, insanoğlunun en büyük ayartıcısıdır.
·         Görmezden gelinen her lütüf, lanete dönüşür.
·         Bir kez olan herşey hiçbir zaman tekrar olamaz.Ama iki kez olan herşey kesinlikle üçüncü kez olacaktır.
·         Eğer elinizde olmayan şeyleri vaad etmeye başlarsanız, onları elde etme hevesinizi kaybedersiniz.
·         Hayat, eskiden beri harekete geçmek için doğru anı bekleme meseles olmuştur.
·         Aşk bizi cennete veya cehenneme götürebilir, ama ne olursa olsun bir yerlere götürür.
·         Aşk, tuzaktır.Karşımıza çıktığında sadece ışığını görürüz, gölgelerini değil.
·         Birinin gözünün içine bakarken hiç kimse yalan söyleyemez, hiçbir şeyi gizleyemez.
·         Cesur olun, risk alın.Tecrübenin yerini hiçbir şey alamaz.