
"Belki bu insanlar da kendilerini otların üzerine
bırakmak ve kurbağaların sesine uymak ve bir kadının boyu kadar bir toprağa
sahip olmak ve orada gerçekten uyumak ve korkmamak istiyorlardı. Ve yine de
büyük bir ülkeydi burası, herkese yetecek kadar şey vardı. Kadınlar vardı,
toprak vardı, para vardı. Ama hiç kimse yeteri kadarına sahip değildi bunların,
hiç kimse ne kadar şeyi olursa olsun bir an durmuyordu; ve tarlalar, bağlar
ulusal parklar gibiydi, istasyonlarda görülenlere benzer çiçek tarhları, ya da kavrulmuş
boş topraklar, dökme demirden dağlar. Burası insanın yerleşip de başını
dinleyeceği ve başkalarına 'İyi ya da kötü buradayım. Bırakın, iyi ya da kötü
burada huzur içinde yaşayayım' diyebileceği bir ülke değildi. Beni korkutan da
buydu."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder